GERÇEKTEN İngilizce Öğrenmek İçin Uygulaman Gereken 5 Şey

Feb 10, 2025

Eğer İngilizce çalışma konusunda motivasyonunuz yoksa ya da gerçekten nasıl bir program takip edeceğinizi bilmiyorsanız ya da gerçekten öğrenip öğrenmediğinizi, yol katıp kat etmediğinizi bilmiyorsanız, emin değilseniz bu video sizin için. Bugün size 5 tane tip vereceğim arkadaşlar, 5 öneride bulunacağım. Ve bu öneriler sayesinde sizden kendinize sustainable bir plan, yani uygulayabileceğiniz bir plan oluşturmanızı isteyeceğim. Çünkü sustainable olması çok önemli arkadaşlar. Yani bir sürü öneri var, bir sürü program var ama eğer sizin için uygulanabilir değilse hiçbir önemi yok değil mi? Aslında İngilizce öğrenemeyen çoğu kişinin sorunu bu. Yani sustainable olmadığı için her şey hayallerde kalmaktadır. Kalıyor, erteleniyor değil mi? O yüzden sustainable olması çok önemli. Bu videodan sonra da sustainable kelimesini öğrenmiş olacaksınız. Zaten şimdiden öğrendiniz. Okey, ilki arkadaşlar İngilizce çalışırken benim zamanda yaptığım çok büyük bir hata var. Belki önceki videolarımı izleyenler bilir.

Bir İngilizce sunumumdan önce bayılmıştım. Bayağı uzun bir süre banyoda baygın bir şekilde kaldığımı hatırlıyorum. Konuşma sınavından senelerce kaldım. Konuşma dersinden senelerce. Önce geçemedim. Benim için bir kaoslu bir travmaydı. O kadar titriyordum ki, karnımda ağrılar, zaten gastrit desen tavan. İngilizce konuşmak benim için gerçekten çok ağır, çok zor bir süreçti. Tamam bunda bir sürü negatif etken, işte eğitim, okul, sınav kaygısı var. Bunlar sizin hayatınızda da var. İşte mülakat var, iş görüşmesi var, işte sınıftaki arkadaşlarınızın baskısı var ya da işyerinizdeki arkadaşlarınızın, patronun baskısı var. Her türlü hepimizin gergin hissetmesi için fazlasıyla sebepler var. Ama İngilizce öğrenirken ben bir şeyi unutmuştum arkadaşlar. O da şuydu. End result yani sonuç odaklı. Sonuçta ben bu İngilizceyi öğrendikten sonra hayatımda neler değişecek kısmında çok fazla vakit ayırmadığımı fark ettim.

Yani hayal kurmadığımı fark ettim ve eğer bu end result dediğimiz olay, yani sonuca, güzel sonuçları düşünerek eğer ben o süreci atlatsaydım çok daha pozitif geçerdi. O banyoda bayılıp kalmazdım mesela. Evet. Mesela İngilizce bildikten sonra yurt dışına gidip istediğim şehir, istediğim ülkeye gezebileceğimi, inanılmaz insanlarla tanışıp onlarla muhabbet kuracağımı ve öyle bir muhabbet ki arkadaşlar, yani çok fazla şehir gezme fırsatım oldu öğrenciyken, sonra çalışma hayatımda. Ve inanın, hele öğrenciyken Couchsurfing yapıyordum. Yani insanların evinde kalıyorsun, böyle bir program var, onlarda para ödemiyorsun ücretsiz ve onlarla muhabbet ediyorsunuz. Yani yaklaşık 7 ülke gezdim. İnanın hiçbirini hatırlamıyorum. Hiçbir yeri, hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Ama o muhabbet ettiğim insanları, konuştuğumuz konuları, o paylaştığımız duyguları hiç unutamıyorum. Özellikle başka bir ülkeden biri olduğunda onun hislerini anlamak, onun dinini anlamak, onun kültürünü anlamak, ne kadar da aynı olduğumuzu görüyorsunuz.

Ve bu sizin kişisel gelişiminize müthiş bir katkıda bulunuyor. O yüzden bu duyguları hissetmenin başka yolu yoktu. Değil mi? İlla ikimizde. Ortak bir dil olan İngilizce konuşmasaydık hiçbir zaman ben o duyguları, o hisleri paylaşmayacaktım. Ve ben o gezileri yaptıktan sonra şu anki karakterim gerçekten oturdu. İnsan sevgisinden tutun da şu an ben hep diyorum yani bu yaşlarımda zirveme doğru ulaştığımı hissediyorum ki şimdi bile bu zirveyi hissediyorsam kesin zirvem değil ya bu zirve hiç bitmiyor zaten ama bireysel bir zirve varsa, bireysel bir huzur, mutluluk varsa ben kendim içimde en zirvedeyim şu anda. Ve bunu, bu karakteri oluşturmamın sebebinde arkadaşlar benim bu İngilizceyle, İngilizce konuştuğum için yaptığım deneyimlerin faydası var. O insanlarla, onların dini üzerine, onların deneyimleri üzerine konuşmak var. Ya da arkadaşlar ben lisede İngilizceyi seçmemin tek sebebi bir alana odaklanıp o alanda en iyi olmaktı.

Ve gerçekten o zaman cahilce verdiğim bir karar da olsa da bu kadar bilinçli değildi tek sebebi sayısala gidersem inek olurum, inek de olmak istemiyorum. Çok fazla sosyal de olmak istiyorum, arkadaşlarımla vakit geçirmem diyerek İngilizceye geçmiştim. Yani sadece matematik alanında diye bir bölüm olsa matematiğe de geçerdim ama benim için yanlış bir yolla doğru karar almışım. Çünkü alanımı, işimi çok seviyorum. Arkadaşlar İngilizce seçtiğim için hayatımda değişen faktörler, bu mesleğe yönelmem, bu YouTube kanalını açmam, hepsi o kadar güzel bir deneyim oldu ki. Sizin için de olacak. Yani sırf İngilizce bildiğiniz için belki hayatınızın partnerini bulacaksınız. Benim başıma da geldi. Yani İngilizce konuştuğum için hayatımın partneriyle tanıştım. Ya da iş alanında sadece İngilizce konuştuğunuz için yükseleceksiniz. Sadece İngilizce konuştuğunuz için size bir sürü fırsat gelecek. Mükemmel bir şey.

O yüzden lütfen lütfen lütfen İngilizce çalışırken o sürece, acıya odaklanmayın da Okey, ben İngilizce öğrendikten sonra hayatımda ne gibi şeyler değişecek? Ya ne mükemmel şeyler olacak? Şu an hiçbir fikrin yok. Belki çok basit. Fikri bile buluyor olabilirsin. Ama inanın bir insanın bile bir yerde söylediği bir cümle, izlediğin bir video, okuduğun bir kitap hayatını değiştirecek. Belki değiştirdi. Belki beni çok iyi anlıyorsun. O yüzden bunları hatırlatmaya çalış kendini. Olur mu? Eğer o süreç çok ağır geçiyorsa lütfen sonuca odaklan. Güzel sonuçlara odaklan. İkincisi arkadaşlar rutin oluşturmak. Yaklaşık 2-3 senedir hayatımda işte hem bilmiyorsanız ben öğretim görevlisiyim. İşte lingomatik benim kendi işim. Ve bunun dışında yönettiğim çok fazla projeye sorumluluk var. Ve şunu fark ettim. Ben kitap okumaya hiç vaktim yok. Ve bu beni böyle üzdü biraz. Çünkü eskiden okurdum. Şey oldum böyle birden.

Oh my god! Ben kitap okumaya bile vakti olmayan bir insan oldum. Ve bu beni böyle çok rahatsız etti. Yani hayatımız o kadar yoğun ki bir sayfa kitap açıp okuyamıyorum falan. Önce üzüyordum falan ama baktım. Harbiden yok yani. Ne yapayım? Hayat bu. Kitap okuyamıyorum falan. Özülmeye devam mı? Dedim ki ben o zaman kitap okuyamıyorsam kitap dinleyeyim diye böyle bir gün fikir geldi aklıma. Hatta gelmedi bir tane öğrencim Enes bana bir uygulamadan bahsetmişti. Kitap dinleme uygulaması. Storytel adı da. Reklam değil bu video. Storytel hayranıyım. Aşırı seviyorum onları. Her hafta onlar sayesinde bir kitap bitiriyorum. Bu uygulamadan bahsetti ve ben o uygulamayı indirdim. Okey benim iş yerimle evim arasında yaklaşık her gün maalesef 45 dakika yol gidiyorum. 45 dakikada hadi dönsem en iyi senaryoda 1,5 saat. Hayatımın 1,5 saati yollarda geçiyor en az.

O zaman dedim ben bu vakti kitap dinlemeye ayırayım. Ve arkadaşlar başladım dinlemeye. İnanılmaz bir şekilde yani inanın sizi abartmıyorum. Öyle günler oldu ki hala oluyor. Ya trafik daha fazla olsa da gerçekten şaka gibi şu kitabı bitirsem o kadar heyecanlı ki kitap dinlemek istiyorum. Ya da mesela bayramlar falan oluyor. Hani işe gitmek zorunda kalıyorum. Ya da olmadığım günler oluyor. Ve ben o hafta yazın mesela kitap dinleyemiyorum. Kitap dinlemeyi özlüyorum. Ya diyorum okul açılsa da kitap dinlesem. Böyle bir şeye geldi. Yani arkadaşlar bakın üzülüyordum kitap dinlemeye vaktim yok diye. Ve kendimce bir rutin oluşturdum. Ne zaman arabaya binsem şak diye açıyorum kitabımı ve dinliyorum. Şimdi sizin için de bu öyle bir rutin olmalı ki öyle bir otomatik bir rutin olmalı ki girdiğiniz an o vakti ya da uyandığınız an eve geldiğiniz an.

Öğlen yemeğinde. Neyse. O sizin için o kadar kilit bir vakit olmalı ki İngilizce'ye ayırmalısınız. Yani ve bu işkence olmadan pozitif bir şekilde eğlenceli bir şekilde. Buna dair de önerilerde bulunacağım. Nasıl işkence olmaz. Bu vakit o kadar kilit olmalı ki şak direkt İngilizce ile kodlamalısın. Tamam mı? O yüzden kendine öyle bir rutin oluştur ki o vakitte sadece İngilizce çalış. Anlaştık mı? Üçüncü önerim arkadaşlar. Şimdi işkence olmasın diyorum ya. O yüzden kendini aktivite türü belirle ve bu aktivite türlerini enerji seviyene göre belirle. Şimdi hepimizin işte bazı günler enerjisi düşük olur. Bazı günler daha yüksek olur değil mi? Yorgun oluruz. Daha iyi hissederiz. Arkadaşlar bazı aktiviteler vardır. Yani mesela oturup bir kitaptan bir sayfa çalışmak korkunç bir belki sizden enerji alacaktır o anda. Ama mesela bir şey izlemek. Bulaşık yıkarken bir video açıp izlemek.

İşte bir dizi izlemek. Bir şey dinlemek. Birkaç kelimeye bakmak bir uygulamadan daha az enerji alabilir. O yüzden kendinizi iyi tanıyın ve aktivite türünüzle enerji türünüzü iyi eşleştirin. Yani mesela senin sabit bir vaktin var. Atıyorum her sabah kalktın çocuğunu okula gönderdin. Orada böyle sabit sabah kahvenle birlikte bir yarım saatin var. O yarım saatte neler yapabilirsin? Eğer o gün pazartesi günleri en dinamik hissettiğin günse o gün mesela kitaptan atıyorum fix bir kitabından. Bunu da her zaman söylüyorum eğer yalnız çalışıyorsan hiçbir program takip etmiyorsan illa kendine böyle sayfa sayfa ilerlediğin bir referans bir kitabın olmalı bence. Ondan bir sayfa çalıştın. Salı günü atıyorum modun düşük hele kadınsan işte duygularımız falan filan çarpışıyor çırpışıyor aydan güneşten. O gün mesela bir video izleyebilirsin. Ama her gün o saatte bir aktivite bul kendine.

Sadece atıyorum dead time dediğim yani ölü vakit dediğim yani hiçbir şey yapamadığın zamanlar olur bazen ölüsündür. Mesela bir film izlemek. Benim için o dead time'dan genelde gece oluyor. Yani o yüzden azıcık bir ingilizce film izlediğimde bile mutlu oluyorum çünkü okey ingilizce bir şeyler duydum diye. Yani o yüzden kendine göre vaktine göre aktivite türü belirle ve bunlar da mümkünse sabit olsun. Hani o sabit kitaptan bir sayfa. Okey şu filmden bir dizi. Şu uygulamadan beş kelime. Şuradan bir dinleme gibi. Sabit aktivitelerin olursa düşünmeye lan ne çalışacağım falan demeye hiç vakit harcamayacaksın tamam mı? O yüzden aktivite türü ve enerjini iyi eşleştir. Onu da rutinin bir parçası yap. Dördüncü önerim arkadaşlar belki de en önemlisi. Kendin gibi insanlar bul. Yani belki bugün sınıftan birlikte öğrenmeye karar verdiğin bir arkadaşın. İş yerinden böyle bir challenge koyduğun bir arkadaşın.

Belki online bulduğun bir topluluk. Yani kendine, kendin gibi olan insanları bulman lazım. Ve onlarla vakit geçirmen lazım arkadaşlar. Çünkü ingilizce sosyal bir yetenek. Konuşmak sosyal bir yetenek. Düşünsenize yani sadece kamera açıp konuştuğumu. Yani büyük bir insanız. Yani büyük bir şey bu bizim için bir istek. O yüzden konuşmanız, paylaşmanız çok önemli bu süreçte. Eğer yalnız yalnız başınıza çalışıyorsanız muhtemelen başarısız olma ihtimaliniz artacaktır. Çünkü bu süreç yalnız olmayacak bir süreç. O duygularınızı paylaşmanız gereken bir süreç. Bunun için de eğer bilmiyorsanız benim konuşma kulübüm var. LM Club. LM Club'da biz her hafta buluşuyoruz. Oyunlar oynuyoruz. Her ay kendinizin geliştiğinizi, özgüveninizin arttığınızı gözlerinizle göreceksiniz zaten. Bilginiz artıyor. Orada her ay size özel içerikler var. Arkadaş ediniyorsunuz. Gerçekten en yakın kankalarınız oluşuyor. Yani bunları ben söylemiyorum. Sizler söylüyorsunuz. Gelenler söylüyor. Burada bir topluluk var.

Ve acınızı, mutluluğunuzu paylaşabileceğiniz, yeni bir ifade öğrendiğinizde o ifadeyi kullanabileceğiniz, her hafta farklı konular üzerine paylaşımlar yapabileceğiniz bir topluluk bu. İsterseniz hatta istediğiniz zaman anlaşıp aranızda canlı bir konuşma seansına girebiliyorsunuz. Bütün bunları sizin için bu yalnız hissetmemeniz için kurduğumuz bir topluluk. Eğer gelmek istiyorsanız şu an kapılar kapalı. Bekleme listesi var. Oraya muhakkak e-mailinizi koyun ki kapılar tekrar açıldığında yani LM Club açıldığında üye olabileceğiniz zaman ilk sizin haberiniz olsun. İster LM Club olur, ister başka bir topluluk olur. İlla bir topluluk bulun. Topluluk bulamıyorsanız bir kankanız, bir arkadaşınız muhakkak olsun arkadaşlar. Ki bu şekilde süreç daha başarılı, daha güzel geçsin. Tamam mı? Beşinci ve en önemli önerim size. Öyle işler, öyle çalışmalar yapmalısınız ki İngilizce öğrendiğinizi unutacaksınız. Arkadaşlar asla sadece ders çalışarak, o kitabı hisselerek, o kalem, kağıt, kelime İngilizce öğrenemezsiniz.

Öğrenmeyeceksiniz. Asla yani sen istersen saatlerce kursa git tamam mı? B2’ye var, advanced seviyelere var. Asla o seviyede kalamayacaksın. Çünkü İngilizce bir görev, bir ders olarak gördüğünüz zaman, aklınıza hiçbir şey kalmaz. Matematikte, biyolojide öğrendiğin şeyleri hatırlıyor musun? Hatırlamazsın. Hayatla ilgili iliştirdiğin şeyleri, sana her gün lazım olacak bilgileri, hisleri aklında tutarsın. O yüzden arkadaşlar çok önemli olan bir şeyi unutuyoruz. Biz İngilizceyi hayatımızın bir parçası yapıp, İngilizce öğrendiğimizi unuttuğumuz aktiviteler. İşte neden mesela LM Club çok etkili oluyor? Çünkü orada İngilizce konuştuğunu unutuyor eğlenirken. Orada kankasıyla, arkadaşıyla konuşurken, oyunlar oynarken İngilizce öğrendiğini tamamen unutuyor. Ve İngilizce onun için sadece bir araç oluyor. Eğer sen İngilizceyi kendine bir araç yapmazsan, asla senin için kalıcı olmayacak. Bak adın kadar net bu. Tamam mı? O gittiğiniz kurslar falan, hepsi çöp olacak. Hepsi.

Çünkü senin bunun bir hayatının parçası, İngilizce çalıştığını unuttuğun bir şey yapman lazım. Mesela bu benim için lisede okuduğum bir kitapla, ilk ben bu hissi yaşamıştım. Öyle güzel bir aşk romanıydı ki, böyle sayfalarda kendimi kaybetmiştim ve umurumda değildi ne kelime, ne İngilizcesi, ne kaç sayfadayım, kaçıncı, hiç önemli değildi. Ya da mesela ikinci hissim de üniversitedeyken, Lost dizisini bitirdikten sonra olmuştu. Öyle kaptırmıştım ki kendime, ne altyazı umurumda, ne bölüm, sadece diğer bölüm, diğer bölüm, ne olduğunu çok heyecanlı hissediyordum. Ya da mesela bir yabancılarla konuşurken, ya da çok eğlenirken bir aktivitede bunları unutuyordum. İşte arkadaşlar İngilizce öğrenmeniz sadece bu anlarda olacak. Gerçekten bunu istiyorsanız, gerçekten motivasyonunuzu kaybettiyseniz ve ilerlemediğinizi hissediyorsanız, bu İngilizce sizin için işkence geliyorsa, bu beş maddeye dikkat edin. Kesinlikle birini, belki daha hepsini, belki üç dördünü yapmıyorsunuzdur. Ve size söz veriyorum, eğer bunları bu beş maddeyi uygularsanız, süreç çok kolay, çok güzel gelişecek, çok huzurlu gelişecek ve İngilizce hayatınızı değiştiren bir araç olacak. Daha güzel olamaz. Söz veriyorum size. Tamam mı? Kendinize çok iyi bakın arkadaşlar. İnstagram'a da gelin, orada da çok aktifim. Bir şeye ihtiyacınız varsa, bize her zaman bir e-mail ile ulaşabilirsiniz. Yorumlara da duygu ve düşüncelerinizi bekliyorum. Kendinize çok iyi bakın. Görüşmek üzere.