Telefonda İngilizce Nasıl Konuşulur? - Sık Kullanılan İngilizce Kalıplar
Feb 12, 2025
Bu hafta Konuşma Kulübü'nde bir tane öğrencimizin başına şöyle bir şey gelmiş, size de anlatmak istiyorum. Yurt dışından biri arıyor bunu. Bu arada çok güzel bir firmada, uluslararası bir firmada, muhasebeci, ana mesleği muhasebeci ama şu anda tam rolüne bilmiyorum, en son terfiye almıştı. İngilizce bir yabancı Amerika'dan biri arıyor, telefonda bir türlü iletişim kuramıyorlar, dediği hiçbir şey anlamıyor ve ona lütfen bana bir e-mail gönder, sana yardımcı olayım diye bir cevap vererek kapatıyor telefonu. Tabii e-maili vermek de hiç kolay olmuyor çünkü tek tek tek tek harfleri söylemesi gerekiyor. Bu çok zor bir iş değil mi? Tabii bunu anlatınca hem güldük böyle hem de ben biraz üzüldüm. Çünkü dedim ki, demek ki telefonda ki bu kişi yani seviyesi yaklaşık B1-B2 gayet güzel kendini ifade edebiliyor. Her hafta Konuşma Kulübümüze geliyor.
Hatta benim daimi öğrencilerimden bir tanesi. Yani yine de telefonda konuşuyorlar. Konuşurken çok özgüvenli olamamış diyerekten üzüldüm ve bu videoyu çekmeye karar verdim. Bu videoyu Muhammed Ali adına hepinize armağan ediyorum. Eğer bilmiyorsanız biz her hafta canlı bir şekilde konuşma seansları düzenliyoruz. Adı LM Club. Web sitemizde ayrıntılarını görebilirsiniz. Eğer seviyeniz B1 ve üzeri ise hemen siz de gelebilirsiniz ve hemen konuşmaya başlayabilirsiniz. Eğer B1 ve 6 ise öncelikle sizin için oluşturduğum A1-A2. Buradan İngilizce serisi var. İsterseniz onları tamamladıktan sonra B1 olacaksınız ve B1 olduktan sonra hemen Konuşma Kulübü'ne gelebilirsiniz arkadaşlar. Evet, bu yeter. Muhammed Ali'nin muhabbetini yaptık. Beni tanımıyorsanız ben öğretim görevlisi Merve Erçin ve Lingua Matik’in de kurucusuyum arkadaşlar. Şimdi başlayalım. Telefonda, yani bu videoyu izledikten sonra telefonda bilmeniz gereken her şeyi diyeceksiniz. Bunlar size fazlasıyla yeterli olacak.
Tabi bol bol da pratik yapmalısınız. Zor durumda kalıp terlemek lazım. Terleye terleye böyle öğreneceğiz. Hep söylerim gerçekten baskı altında hissedip gerçekten terlediğini hissediyorsan gelişiyorsun demek. Ve bizim için gelişime çok önemli doğru yoldasın demek. Yani evinde otururken hiç böyle terlemeden minnoş minnoş İngilizce öğrenmek yok. Sağlara atılacağız. O telefonları biz açacağız. Tamam, o zaman videomuza başlayalım. Çok uzatmadan belki de çok uzattım bile bilmiyorum. Şimdi öncelikle telefonu açalım. Telefonu açtığınızda kendinizi bir tanıtmanız lazım. Değil mi? Bu farz. Kendinizi tanıtırken işte günün saatine göre good morning, good afternoon, good evening gibi ifadeler gece gece aramadığınızı düşünerek good night vermedim. Yani önce biz günün saatine göre bir good morning diyerek başlamak iyi olur. Sonrasında kendini tanıtma vakti. Mesela hello, this is Merve from Lingua Matik. Olsun hadi bugün. Selamlar, this is Merve. Bakın telefonu açarken this is diye açıyoruz.
Bu farklı gelebilir. Yani I am Merve. Ben Merve diye açmıyorum da this is Merve. Bu Merve diyerek açıyorum. Neden? Karşı taraf beni görmediği için mantıken hani I am demen için karşında olması lazım. O yüzden telefonda this is diye açıyorsun. Tamam mı? Unutma bunu. Ya da it's diye de açabilirsin. It's Merve. This is Merve. Merve from deyip çalıştığın şirketi nereden aradığını söyleyebiliyorsun. This is Merve from Lingua Matik. Bu arada sen de kendini benimle birlikte uyarla tamam mı? Sürekli konuş benimle bu video boyunca. İsmimizi söyledik, şirketimizi söyledik ya da şöyle olabilirdi bunun başka bir versiyonu. Hello, my name is Merve calling from Lingua Matik. Benim adım Merve. My name is Merve calling from Lingua Matik. Lingua Matik'ten arıyorum gibi. Calling from'la da ekleyebilirdiniz. Şimdi kendini kibar bir şekilde tanıttıktan sonra artık kiminle konuşmak istediğini söyleyebilirsin.
Ve bunun içinde en kibar yollarımızdan biri I'd like to speak to Mr. Smith. I'd like to speak. Yani konuşmak istiyorum. I would like to istiyorum demek. Tamam mı? Böylece hepsi istiyorum demek. Would'ın kısaltması “‘d” şeklinde. I'd like to speak. Yani konuşmak istiyorum kime? Speak to. Bakın dikkat edin Türkçe düşününce genelde speak with diye gelir ama speak to o. Tamam mı? Yani Mr. Smith'le konuşmak istiyorum diye aradığınız kişiyi söyleyebilirsiniz. Ya da could I have the deyip yani aradığınız departmanı, bölümü söyleyebilirsiniz. Beni şuraya bağla anlamında. Could I have the sales department please? Yani satış bölümüne bağlanabilir miyim? Have'le kullanıyorum. Bakın bu da çok ilginç. Have fiili zaten sürekli bizi şaşırtmaya devam ediyor. Her yerden çıkıyor. Have üzerine apayrı bir video çektim size. Onu da buraya ve aşağıya bırakacağım.
Onu da muhakkak izleyin. Çünkü have sahip olmaktan başka bir sürü anlama geliyor. Ve sizi şaşıracağına emin olduğum en güzel 14 kalıbı o videoda topladım. Onu da muhakkak izleyin bayılacaksınız. Başka bir yolu karşı tarafa hani kimi aradığını sormanın. Is Miss Merve there please? Yani Merve orada mı lütfen? Acaba merak ediyordum. Is Miss Merve there please? Miss hani bayan evli olup olmadığını bilmediğinizde hitap edebileceğiniz bir şekil. Mrs. evliyse ya da Mr. erkekse hitap edebilirsiniz. Tabii ki surname'le yani soyadla daha çok hitap edilir. Yani is Miss Erçin there please? Demeniz normalde daha iyi olur. Soyad kullandığımızda daha formal durumlarda olduğumuzun işaretidir tamam mı? Bunu da kullanabilirsiniz. Okey varsayalım o istenen kişi orada değil. Peki biz ne diyeceğiz ya da karşı taraf bize ne diyebilir? I'm sorry he is not available.
Ya da she is not available. Available müsait değil anlamında. Üzgünüm ama müsait değil. Ya da ayrıntı açıklama yapıp sorry he is away. Yani uzakta ya da she is not in. Hani in orada içeride ofiste değil anlamında. Ya da sorry she is in a meeting. Hani şu an bir görüşmede. Ya da he is in Germany mesela. Hani o Almanya'da diyerek. Available deyip müsait değil deyip kestirip atmaktansa eğer gerekiyorsa ayrıntı verebilirsiniz. Bu şekilde verebilirsiniz. Away, abroad, not in. Hani içeride değil. Ya da in a meeting, in Germany, o ülkede gibi ayrıntılarla siz diyebilirsiniz. Daha ki böyle olur. Tamam şimdi karşı tarafa bir mesaj bırakalım. Tamam mı? Mesaj bırakalım. Bunu nasıl söyleyeceğiz? Could you give him or her a message? Yani hani müsait değil ya. Ona bir mesaj bırakabilir misin derken?
Could you give him ya da erkekse him. Kadınsa her a message diyebilirsiniz. Ya da can I leave him a message? Can I leave her a message? Yani ben bir mesaj bırakabilir miyim? Bakın dikkat edin. Sen yapabilir misin, alabilir misin hani mesajımı derken? Could you? Ama ben derken can I? Neden? Could you daha kibar. Hani karşı taraftan bir şey talep ederken. Can you yerine could you dediğinde çok daha kibar oluyorsun. Ama ben yapabilir miyim derken? Kendi adına konuştuğun için. Could I diye de diyebilirdiniz tabi ama Can I de gayet güzel olur. Tamam mı? Ama karşı taraftan bir şey istiyorsak formalse her zaman genelde ya would ya could tercih edeceğiz. Belki hani asistanını aradık karşı tarafın. Ya da hani rütbe olarak üstteysek direkt şöyle de diyebilirsiniz. Please tell him. Deyip mesajını verebilirsin.
Please tell him I called. Mesela ona lütfen aradığımı söyle. Tamam mı? Eğer onun seni aramasını istiyorsan şöyle diyebilirsin. Please ask him to call me at. Sonra numaranı söylüyorsun. Tamam mı? Mesela please ask her. Karşı taraf herse. Artık hem her biliyorsunuz değil mi? Hem erkekler hem kadınlar için. Please ask her to call me at. Deyip numaranı söylüyorsun. Bu şekilde hani sana nasıl ulaşacağının numarasını verebilirsin. Eğer mesajı sen alıyorsan Can I take a message? Can I take a message? Hani mesajınızı alabilir miyim ona ileteyim anlamında. Can I take a message? Take a message ile kullanıyorsun. Ya da daha kibar Would you like to leave a message? Bir mesaj bırakmak ister misiniz? Neydi would you like? Hatırlıyor musunuz? Would you like? Would you like to leave a message? Would you like to leave a message?
Would you, would you diyorum. Siz de benimle söyleyin. Would you like to leave a message? Ya da If you give me your number I'll ask him to call you later. Bakın bu da çok güzel bir kalıp. Bunu da duyabilirsiniz. Hani bana numaranı verirsen Ona seni aramasını söyleyeceğim. If you give me your number I'll ask her to call you later. Numaranı verirsen aramasını isteyeceğim. Bu şekilde de telefonda ricada bulunabilirsiniz. Hani belki müşteri hizmetlerisiniz Belki hani yardım etmeniz gerekiyor ve Hani illaki çözüm bir kişiyi bağlamak değil de Başka birine de bağlamak olabilir. O yüzden Can anyone else help you? Can anyone else help you? Hani başka biri size yardımcı olabilir mi? diyerek çözüm yolu veriyoruz karşı tarafa. Ya da ben yardımcı olabilir miyim acaba? Hani niye onu arıyorsun gibi Can I help you perhaps?
Acaba o perhaps belki demek. Burada hani acaba ben yardımcı olabilir miyim? Belki Can I help you perhaps? Tamam mı? Bu şekilde de sunabilirsiniz. Ya da Would you like to speak to his assistant? Yani onun asistanıyla konuşmak ister misin? diyerek yine bir çözüm sunabilirsin. Arkadaşlar Muhammed Ali'nin en büyük sorunu neydi orada? Anlamadı karşı taraf. Çok hızlı konuşuyordu ve onu bir şekilde anlamadı. Eğer karşı tarafı anlamadıysanız direk kaçış yerine direk bana e-mail göndersen yardımcı olayım demek yerine tekrar tekrar etmesini söyleyebilirsiniz. Bunda da çekinmeyin lütfen. Çünkü telefonda konuşurken gerçekten yani telefon başlı başına yani teknik sorun olur, ses az gelir, çekmez bir sürü anlamamanız için sebep olabilir. O yüzden çekinmeden, usanmadan karşı taraftan tekrar etmesini isteyebilirsiniz. Bunu yapmanız için size kelimeler vereceğim şimdi. Excuse me. Ya da sorry. I didn't catch your name.
Mesela. Yani I didn't catch yani anlayamadım, yakalayamadım. Mesela I didn't catch your company. Şirketinizi anlayamadım diyerek tekrarlatabilirsiniz. I didn't catch. Ya da excuse me. Sorry. Could you repeat your name? Could you repeat your company? Excuse me ya da sorry bir tanesini kullanmanız yeterli. Hiç fark etmez. İkisi de pardon, çok özür dilerim gibi anlama geliyor. Could you repeat your? deyip tekrarlatabilirsiniz. Ya da sorry. Excuse me. I didn't hear that. I didn't hear that. Duymadım, duyamadım. Ya da I didn't understand that. Anlamadım. I didn't understand that. Ve eğer tek tek söylemenizi istiyorsanız ya da o sizin söylemenizi istiyorsa nasıl diyecek? Could you spell that please? Could you spell that? Yani heceler misin, harfler misin anlamında? İşte şimdi burada kilit kopuyor. Mesela Muhammet Ali'nin e-mailini istemiş. Ve o tek tek tek tek harfleyecek ya.
Şimdi telefondasın varsay. Yüz yüzeyken bile. M, N, L. Hani bunlar böyle karışıyor değil mi? M mi dedi, M mi dedi, N mi dedi? Hani biz Türkçe'de işte Malatya'nın M'si, Niğde'nin N'si deriz ya arkadaşlar. Onu da İngilizce'de yapıyoruz. Bakın nasıl yapıyoruz? M for Miami. M for Miami. M, Miami'nin M'si. İşte N for New York. Mesela E harfi. Çok karışır. E mi, İ mi, Ay mı diye öğrenciler genelde yanlış telaffuz eder. E for egg. Hani yumurtanın eggi anlamında. İlk harflerini bu şekilde kodlarsan seni karşı taraf çok daha rahat anlar. Muhammed'e bunu söyledim. O da zaten telefondaki kişi de böyle yapmasını söylemiş. Çok güzel bir deneyim olmuş aslında onun için. O da diyor ki mesela hocam, E, E, Egi unuttum. Hani yumurta altımı E ile başlıyorum. Bir kelime gelmiyor.
E tabi bu da biraz heyecandan eminim. Hani o an aklınıza gelmeyebilir bilmediğinizden değil ama zamanla pratik yapa yapa. Bunlar daha rahat olacak merak etmeyin. Mesela siz şimdi e-mailinizi verdiğinizi varsayın. Telefondasınız ve e-mailinizi birine yazdırıyorsunuz. Nasıl söylerdiniz? Hadi bakalım. E-mailinizden esinlenerek biraz yaratıcı olun bakalım. Aşağıya e-mailinizi harfleyin. Mesela benim mailim Merve diye başlıyor. Ne diyeceğim? M for Miami. E for Edinburgh. R for Arla. Benim de aklıma gelmedi şu an. Mesela ne diyeyim? Ro. Rat. Farenin R'si gibi. Aklına giriş. O an seni ne kurtarıyorsa. Peki karşı taraf çeviri yaptı. Yani tekrar tekrar söyledi. Ve anladın onu. Nasıl tepki verebilirsin? Okey. I've got that now. I've got that now. Aaa anladım şimdi. Ya da okay I understand. Ya da okay I see. I see. Thank you diyerek anladığını belirtebilirsin. Tamam mı? Arkadaşlar bunlar telefonda genelde iletişim kurarken sıkça kullanacağınız kalıplar. Tabii ki meseleye, soruna göre bambaşka durumlar gelişebilir. Sizin telefonda başka kullandığınız ya da aklınıza gelen bir deyim varsa lütfen yorumlara bırakın. Bu şekilde birbirimizden öğrenmeye devam edelim. Yorumları okuyorsunuz biliyorum. Hem birbirinize de katkınız olsun ki burada çok güzel bir topluluk oluşturalım bu şekilde. Kendinize çok iyi bakın. Web sitemi incelemeyi unutmayın. Kurslarımız, konuşma kulübümüz için hepsi sizi bekliyor arkadaşlar. İnstagram'da da çok aktifiz. Partiliyoruz her gün. Oraya da gelin. Kendinize çok iyi bakın. Hoşça kalın.